Hak Etmedik!

Ülkemizde düzenlenen  Dünya Basketbol Şampiyonası’na, milli takımımız müthiş bir başarı elde ederek damgasını vurdu, tüm dünyada adından söz ettirdi. Birbirinden güçlü takımları, birbirinden köklü ekolleri devirerek beklentilerin üzerine çıktı ve tüm Türkiye'ye bayram havası yaşattı.
Şampiyona boyunca ülkenin büyük çoğunluğu maçları heyecanla izleyerek kazanılan başarıdan kıvanç duydu, basın da bu takıma hak ettiği gibi yer verdi.
Yine de bu son turnuvada, her zamanki kötü alışkanlığımız tekrardan ortaya çıkmış oldu. Başka zamanlar görmezden geldiğimiz, küçümsediğimiz bir şeyden, zamanı gelince kapasitesinden fazla verim beklemeye bayılıyoruz. Yeniden tecrübe ettik ki, lig döneminde maç sonuçlarıyla ilgili birkaç satır haber yazmakla yetinin basın, normalin yüzlerce katı yer vermeye başladı basketbol haberlerine. Fakat, sakın ümitlenilmesin! Bir süre daha başarı hikayeleriyle ve “aslanlar, kaplanlar” başlıklarıyla karşılanan "dev"lerimizle dolu olacak olan sayfalar, ilk başta manşetlerden düşecek, daha sonra da spor sayfalarındaki bodur hallerine geri dönecekler. Tabi ki, şampiyona dolayısıyla daha fazla yer ayrılması normaldir basketbola ve milli takımımıza,ama inşallah bu ilgi basketbola gereken değerin verilmesi adına bir süre değil, sonuna kadar devam eder.
Yoksa ülkenin ezici bir çoğunluğu, maçlar başlamadan önce şampiyonanın varlığından bile habersizdi. Ortalığın karnaval yerine dönüştürülmesi gerekirken, önemsiz bir turnuva düzenleniyor havasındaydı Türkiye. Maçlarımız kazanıldıkça herkes heyecan duymaya, maçları takip etmeye, hatta galibiyetlerden sonra kutlama yapmaya başladı. Eğer başarısız olsaydık kim bilir belki bir sonraki turnuvaya kadar basketbol tüm ülkenin gündeminden çıkacaktı. Neyse ki, basın bu konuya çok fazla eğilince insanlar da farkında olmaya başladılar. Yoksa, benim futboldan başka bir halt bilmeyen, vatandaşım basketbol şampiyonasını mı takip edecekti, “şu tarihte başlıyormuş, rakiplerimiz şunlarmış, oyuncularımızın kapasitesi şu kadarmış, şansımız şuymuş” diye?
Bir de yine basketbolun kurallarından bihaber olup yalnızca “girdi mi, girmedi mi” diye potaya bakanlar, bizden 2-3 gömlek üstün rakiplere karşı çaresiz kaldığımızda kendi oyuncularımıza hakaretler ediyor, beceriksizlikle, yeteneksizlikle suçluyorlar ya... İşte bu her şeye bedel!  Sen ne zaman önemsedin, ne zaman destek oldun ne zaman bir basketbol maçına gittin ve basketbolun ülkedeki gelişimi için bir şeyler umdun ki şimdi eleştirme, dahası hakaret etme hakkını buluyorsun kendinde? Çocuğunu bile basketbolcu olsun diye değil, boyu uzasın diye gönderdi aileler basketbol kurslarına.
Oyuncularımıza, koçumuza, federasyonumuza sonuna kadar helal olan bu başarıyı, ne baskete başka zaman en ufak bir ilgi göstermeyen halkımız, ne de bu oyunu halka arz etmeyip yalnızca futbolla avutan ve şampiyona bittikten sonra lig sürecine neredeyse hiç yer vermeyecek olan basın, ne de basketbola çok geç ve belki de bu işten kar sağlayabileceklerini fark ettiklerinde önem vermeye başlayan kulüp yöneticileri… Hiçbiri bu başarıyı hak etmemişlerdir. Kimse kendine mal etmeye çalışmasın, bu başarı her türlü ilgisizliğe, her türlü zorlu koşula karşın NBA kapılarını tırnaklarıyla kazıyarak ardına kadar açan gençlerimize aittir. Öte yandan, biz futboldan başka bir şey düşünmeyen Türk sporseverleri, FİNAL BİZE ÇOK BİLE!

Yorumlar

Çok okunan

Adaleti düdüklemek!

Mirasın üzerinde tepinmek!