Kayıtlar

Eylül, 2010 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Hak Etmedik!

Resim
Ülkemizde düzenlenen   Dünya Basketbol Şampiyonası’na, milli takımımız müthiş bir başarı elde ederek damgasını vurdu, tüm dünyada adından söz ettirdi. Birbirinden güçlü takımları, birbirinden köklü ekolleri devirerek beklentilerin üzerine çıktı ve tüm Türkiye'ye bayram havası yaşattı. Şampiyona boyunca ülkenin büyük çoğunluğu maçları heyecanla izleyerek kazanılan başarıdan kıvanç duydu, basın da bu takıma hak ettiği gibi yer verdi. Yine de bu son turnuvada, her zamanki kötü alışkanlığımız tekrardan ortaya çıkmış oldu. Başka zamanlar görmezden geldiğimiz, küçümsediğimiz bir şeyden, zamanı gelince kapasitesinden fazla verim beklemeye bayılıyoruz. Yeniden tecrübe ettik ki, lig döneminde maç sonuçlarıyla ilgili birkaç satır haber yazmakla yetinin basın, normalin yüzlerce katı yer vermeye başladı basketbol haberlerine. Fakat, sakın ümitlenilmesin! Bir süre daha başarı hikayeleriyle ve “aslanlar, kaplanlar” başlıklarıyla karşılanan "dev"lerimizle dolu olacak olan sayfalar, ilk

Komünist Futbolcu Girebildi!

Resim
Türk futbolu ve futbolcusu, siyasetten son derecek uzaktır. Hatta futbolcuların genel olarak siyasi bir fikri dahi yok gibidir. Zaten varsa bile siyasi fikirlerini açıklamaları beklenmemelidir. Belki bazı futbol takımlarının kurumsal olarak bir duruşları olabilir ve bunu ön plana çıkarabilirler. Bu, Avrupa liglerinde daha çok görülen bir durum. Bizde ise, Avrupa kulüpleri gibi, kuruluş amacı ve savunulan görüş bağlamında spor kulüplerinin herhangi bir duruşu yoktur. Ancak kulüp başkanlarının oyuncuların ideolojilerine karıştıklarını bilmiyorduk! İtalya liginde bir kulüpte forma giyen 33 yaşındaki bir forvet, bir futbol takımımıza önerilmiş. Hakkında araştırma yapılınca, futbolcunun parayla pulla işinin olmadığı, yaşam şekliyle tam bir komünist olduğu hatta komünizm ile ilgi bir dergi çıkardığı öğrenilmiş. Bu durum başkana iletilince başkan da, "bir komünist futbolcumuz eksikti" diyerek kestirip atmış. Bu haberi Milliyet'teki köşesinde "Komünist futbolcu giremez"

Oyum Tayyip'in Boyuna, Günahı Halkın Boynuna!

Sonunda 12 Eylül geldi çattı. Referanduma ilgisiz, yapılmak istenene kayıtsızlar bir kenara, gelişmeleri önemseyip takip edenler dahi her yandan maruz kalınan referandum propagandasından bıkmış durumda. Herkes, “bitse de gitsek” der gibi. Mide bulantısı etkisi göstermeye başlamasından dolayı artık ben de köşe yazısı okuyamaz, tartışma programı izleyemez oldum. Neyse ki, sonuçların analizinin yapılmasından sonra bu fasıl bitecek ve vatandaş yakınlardaki genel seçim arifesine kadar rahat bir nefes alacak. Bu referandum sürecine, Uğur Mumcu’nun o meşhur tespitinin gerçekliği damgasını vurdu. “Bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olma” konusunda yapılacak sıralamada ülkemizin bir numaraya yerleşeceği kaçınılmaz bir gerçek. İnsanlar neye oy vereceğini bilmiyor. Bilmemesi bir kenara, öğrenmeye çalışmıyor da. Okumayan toplumun cahil cühela yığınları sorulan sorular karşısında bilgisiz, boş cevaplar veriyorlar. İşin kötü yanı, “iktidardan memnunuz o yüzden oyumuz evet” diyenlerin yanında, “AKP’y

U2 SEKTİRSİN GİTSİN..!

Resim
Yıllarca beklenilen U2 sonunda ülkemize geliyor. İnanılmaz bir reklam kampanyasıyla, üstelik arkasında bizzat devletin bulunduğu ve İstanbul 2010 Kültür Başkenti kapsamındaki bir organizasyonla. Asgari ücret düzeyindeki biletler satışa çıktığı an tükenirken, konserden 1 Milyon TL alacak olan U2, herhalde bu sebeple olacak ki, daha önce “neden Türkiye’ye gelmiyorsunuz” sorusuna işaret ettikleri insan hakları ihlalleri ve buna örnek olarak gösterdikleri 301. maddenin değişmesi konusundaki diretmelerinden vazgeçmişler. Peki, Türkiye’de ne değişti? 301. madde olduğu gibi durmakta, tecavüzler, töre cinayetleri, işkenceler, baskı, zulüm, korku imparatorluğu artarak devam etmekte. Demek ki, kazın ayağı öyle değilmiş. Devlet bakanı Hayati Yazıcı da övünürcesine; “Biliyorsunuz U2 insan hakları ihlalleri olan ülkelere gitmiyor, ama anlaşmaları yaptık”   diyerek ülkenin özgürlük düzeyi konusunda bir nevi itirafta bulunuyor ki, Bono’ya sırf bu gerçeğin ortaya çıkmasına vesile olduğu için teşekkür

Ağır Muhafazakar Eşcinsel Cemil

Resim
Eşcinsel bir modacımız vardı bizim. Gür bıyıkları, kendisine ayrı bir hava katan kelliği, kulağındaki küpeleri, parmaklarındaki sayısız yüzük, kollarındaki bilezik, boynundaki kolyelerle tam bir modacıya yaraşır bir eşcinseldi o. Kendisinin bu durumunu kabullenen, ses çıkarmayan, hatta saygı duyacak kadar modern Türk halkıyla ne kadar gurur duyulsa azdır! Tamamına yakınının Müslüman olduğu, ahlaki açıdan da eşcinselliğin kesin ifadelerle reddedildiği bir ülkede yaşayan insanların bu hoşgörüsü, daha uygar, daha medeni, daha gelişmiş, daha akılcı bir toplum umudunun sürdürülmesini sağlamakla birlikte, Cemil İpekçi bu umudun yeşertilmesi adına sıkı sıkıya bağlanılan bir örnek olmuştu bir zamanlar! Fakat ne var ki, bizim ünlü eşcinsel modacımız iktidarda bulunan “muhafazakar” hükümeti tuttuğunu ve kendisinin de muhafazakar bir eşcinsel olduğunu söylüyordu. Böylece, baskıya karşı dik duruşun yok olduğu günlerde, bir başka umut yolcu ediliyordu sonsuz karanlığa. Aynı anda hem muhafazakar hem