Komünist Futbolcu Girebildi!
Türk futbolu ve futbolcusu, siyasetten son derecek uzaktır. Hatta futbolcuların genel olarak siyasi bir fikri dahi yok gibidir. Zaten varsa bile siyasi fikirlerini açıklamaları beklenmemelidir. Belki bazı futbol takımlarının kurumsal olarak bir duruşları olabilir ve bunu ön plana çıkarabilirler. Bu, Avrupa liglerinde daha çok görülen bir durum. Bizde ise, Avrupa kulüpleri gibi, kuruluş amacı ve savunulan görüş bağlamında spor kulüplerinin herhangi bir duruşu yoktur.
Ancak kulüp başkanlarının oyuncuların ideolojilerine karıştıklarını bilmiyorduk! İtalya liginde bir kulüpte forma giyen 33 yaşındaki bir forvet, bir futbol takımımıza önerilmiş. Hakkında araştırma yapılınca, futbolcunun parayla pulla işinin olmadığı, yaşam şekliyle tam bir komünist olduğu hatta komünizm ile ilgi bir dergi çıkardığı öğrenilmiş. Bu durum başkana iletilince başkan da, "bir komünist futbolcumuz eksikti" diyerek kestirip atmış.
Bu haberi Milliyet'teki köşesinde "Komünist futbolcu giremez" başlığıyla yazan Cemal Ersen aklından geçenleri ancak başkanın yüzüne söyleyemediklerini söz konusu oyuncu ve başkanın kim olduğunu açıklamaksızın, şekilde aktarmış:
"Eh be başkan, para ceplerine girmeden son model arabaya yatıran, kitap okumayan, tiyatroya gitmeyen, iki lafı bir araya getiremeyen onca futbolcuyu görmüyorsun da, adamın komünistliğine mi takıyorsun?"
Yazarımız aklından geçenleri keşke direk başkanın yüzüne söyleseymiş. Beklenmedik bir anda böyle bir çıkışla karşılaşan meçhul başkanın, bir ihtimal kafasına dank ederdi de gerçeklerin farkına varırdı.
Ancak futbolumuz, oyuncuların düşüncelerine saygı duyacak kadar demokratik değil. Geçmişteki bir genel seçimde her futbolcu oy vereceği partiyi açıklarken eski Fenerbahçeli Kemalettin Şentürk, oyunu İşçi Partisi'ne vereceğini açıkladığında topa tutulmuştu. Zihniyetin çok değişmediği görülmekle birlikte şimdi ligimizin şampiyonunun en önemli futbolcularından biri, teknik direktör Ertuğrul Sağlam'ın deyimiyle, "sıra dışı" bir oyuncuymuş. "...hem futbolculuğu, hem de hayata bakış açısı itibariyle"
Transfer teklifi yapıldığında, "yaşayacağım kenti, çalışacağım hocayı, kulübü, antrenman yapacağım tesisleri, dinleneceğim odayı görmek, tanımak istiyorum" demiş.
Bu futbolcunun adı Ivan Ergiç.
Bursa'ya gelip üç gün kalmış ve kulübe kararının olumlu olduğunu bildirmiş.
"Hayattan çok fazla bir beklentisi olmayan, insan ilişkileri çok güzel, mesleğine saygılı, sıcak, insancıl bir isim" diyerek anlatmaya devam ediyor Ertuğrul Sağlam. Ancak hocamız, açık bir şekilde yaşam tarzını öven cümlelelerinin sonuna, "aynı zamanda Marksisttir, komünisttir" diye ekleyemiyor. Tabi ki bunu söylemek durumunda değil ama acaba neden özellikle bundan kaçınıyor. Şüphesiz oyuncusunun bu şekilde tanınıp yıpratılmasını istemiyor. Çünkü zihniyet hala daha yerli yerinde duruyor. Zihniyetin amacı sporu siyasetten uzak tutmak değil. Tam aksine siyaseti sporun tam içine sokmak. Ergiç'in göğsünü gere gere söylediğini sansürlemek, görmezden gelmek, susturmak en büyük siyasi baskı değil midir? Düşünsenize yerli bir oyuncunun böyle bir açıklamada bulunduğunu...
Cemaatçi futbolcular fikirlerini rahatça ortaya koyabilirken, hükümetle al gülüm ver gülüm bir ilişki içerisindeyken, başbakanla mitinglere çıkabilirken, onlar pora siyaset karıştırmıyorlar da, bugün çıkıp farklı bir görüş açıklayan futbolcu mu yapıyor bunu? Bugün bir futbolcu, mesleğini arka plana alarak bir vatandaş olarak demokratik hakkıyla fikrini ortaya koyamaz mı, eleştirilerde ve önerilerde bulunamaz mı? Kuşkusuz futbol hayatı biter! Ivan Ergiç'in yalnızca siyasi görüşü değil, aynı zamanda okuma alışkanlığı, gösterişten uzak durması ve kültürü örnek olmalıdır futbolcularımıza. Ancak kulüp yöneticileri, gösteriş meraklısı futbolcuları parayla idare etmeyi daha kolay görüyorlar herhalde!
Yorumlar