Hayalleri çal(dır)mak!
Geçtiğimiz hafta, “Artık yazacak ne kaldı ki? Hiçbir işe yaramadığına göre anlamı da yok,” diye düşündüm. Kime ne anlatıyoruz ki!? Özetle yaşadığımız hayatların, maruz kaldığımız ortamın, etrafımızdaki insanların yetersiz, hedefsiz, iyi niyet yoksunu oluşu ve daha iyisini hak ettiğimiz… Günümüz; ekonomik anlamda ağzımıza bir parmak bal çalan, zorlukla geçinip fazla bir beklenti bırakmayan, kimin kimin adamı olduğu ile işleyen adalet mekanizması, hak yiyenlerin her daim kazandığı bir hal içinde... Sonra düşündüm ki esas şimdi yazacak o kadar mesele var ki! Daha iyisini, daha adilini, daha insancılını elbette hak ediyoruz. Ancak hayattan beklentimiz o kadar düşürülmüş ki. Ay sonunu getirebilelim, bir arabamız, belki bir de evimiz olursa değmeyin keyfimize havasındayız. Hayır dostlar, hayat bu değil. Hayat, bir meslek peşinde bütün ömrü tüketip emekli yaşlarda -o da gelebilirseniz artık- her şeyden elini eteğini çekmek değil. Hayat sürekli görmek, sürekli öğrenmek, gelişmek, yetişt