Ağır Muhafazakar Eşcinsel Cemil


Eşcinsel bir modacımız vardı bizim. Gür bıyıkları, kendisine ayrı bir hava katan kelliği, kulağındaki küpeleri, parmaklarındaki sayısız yüzük, kollarındaki bilezik, boynundaki kolyelerle tam bir modacıya yaraşır bir eşcinseldi o.


Kendisinin bu durumunu kabullenen, ses çıkarmayan, hatta saygı duyacak kadar modern Türk halkıyla ne kadar gurur duyulsa azdır! Tamamına yakınının Müslüman olduğu, ahlaki açıdan da eşcinselliğin kesin ifadelerle reddedildiği bir ülkede yaşayan insanların bu hoşgörüsü, daha uygar, daha medeni, daha gelişmiş, daha akılcı bir toplum umudunun sürdürülmesini sağlamakla birlikte, Cemil İpekçi bu umudun yeşertilmesi adına sıkı sıkıya bağlanılan bir örnek olmuştu bir zamanlar!


Fakat ne var ki, bizim ünlü eşcinsel modacımız iktidarda bulunan “muhafazakar” hükümeti tuttuğunu ve kendisinin de muhafazakar bir eşcinsel olduğunu söylüyordu. Böylece, baskıya karşı dik duruşun yok olduğu günlerde, bir başka umut yolcu ediliyordu sonsuz karanlığa.


Aynı anda hem muhafazakar hem de eşcinsel olmayı başarmış modacımız bununla da kalmıyor, daha da ileriye giderek kadın olsaydı, türban takıyor olacağını söylüyordu. Dinimizin bunu emrettiğini ve bu gereğin yerine getirilmesi gerektiğini buyuruyordu. Bu sözlerle de doğuştan “muhafazakar eşcinsel” olduğu savını ispatlamaya çalışıyordu.


Sayın İpekçi türbandan mahrum kalmış olmasının üzüntüsünü yaşamasın. Dinin gerekleri olarak nitelendirilen diğer şeyleri hala daha yerine getirebilir. Çember sakal bırakıp bıyığını badem yapabilir, takke ve cüppeyle dolaşabilir, eline de 99’luk bir tespih alıp yeni sezonun tarzını yaratabilir. Modacısınız ne de olsa, bunun da altından kalkmasını bilirsiniz!


Şimdilerde yine gazetelerin söyleşi sayfalarından düşmeyen İpekçi, gençlerin kendisine ağır renklerin yakıştığını söylemesi üzerine geçen yıl giydiği pembe spedoosunu da siyaha çevirmiş olduğunu duyuruyor gazetelere. 5 yaşında da kendini ünlü hissettiğini söyleyen, insanların onu alkışlamadan önce kendisini alkışlayan, göklere çıkarıldığında zaten orada olduğunu buyuran Cemil Bey, muhafazakarlığına da laf ettirmemeye devam ediyor.


Bir eşcinselin muhafazakar olamayacağı açıktır. “Konserve kafa” bir muhafazakar olan insan, geleneksel değerleri ve aynı zamanda belirli tabuları da hayatının odak noktası haline getiren, yeniliğe ve farklılığa açık olmayan bir profildedir. Bu açıdan eğer geçmiş imparatorluklardaki “oğlancılık” sürmüyorsa ve bu artık geleneksel(!) olmaktan çıkmışsa muhafazakar insan olarak eşcinselliğe yönelmeniz pek de akılcı değildir.


Bu durum sadece ülkemiz gerçeği de değildir. Batı’daki muhafazakar ve aşırı sağcı siyasetçilerin eşcinselliğe ne kadar katı yaklaştığı biliniyor. Ayrıca belki kendisi farkında değil ama muhafazakar ülkelerde eşcinselliğin ülke içindeki varlığının bilinmesine rağmen nasıl yok sayıldığını, nasıl cezalandırıldığı görülüyor. Yanı başımızdaki İran’daki çığlıkları duyuyoruz. Acaba türbana itibar edecek kadar dini bütün olan çok sayın İpekçi, İran’da ya da Suudi Arabistan’da yaşasaydı eşcinsel olduğundan dolayı asılarak idam edileceğini biliyorlar mı? Düşünceleri “olgunlaşmadan” ve açıklamalarda bulunmadan önce bunun üzerine hiç düşünmüşler mi?


Türkiye’deki özgürlükçü, gerçek demokrat, sol ve sosyalist kesimler kimseyi cinsiyeti ve cinsel tercihi dolayısıyla ayrı tutmaz, dışlamaz, yargılamaz. Tam tersine onlarla omuz omuza meydanlarda onların hakları için mücadele eder. Ancak bütün bunları görmezden gelen Cemil bey, neden radikal İslamcı, dinci, faşizan bir partiyle flört etmeye başladı? Eğer siyasete atılmaya karar verdiyse, neden kendisine ve tüm eşcinsellere “gerçekten” saygı duyan, onların haklarını savunan bir partiyi seçmedi ve ülkedeki bütün eşcinsellere örnek olup, cesaret verip onlara sahip çıkmadı? Hem o sol ve sosyalist parti, kendisinin muhafazakarlığına da saygı gösterebilirdi! Ayrıca madem bu kadar siyasetle ilgilenmekte, anayasa değişikliği tartışmalarında pek beğendiği başbakana ve partisine eşcinsellerle, ilgili, cinsiyetçi devlet politikasına karşı bir değişiklik önerisinde bulunmadı? Cevap belli, modacımızın iktidarla çıkar ilişkisi söz konusu. “Sen beni öv, ben de senin kelleni uçurmayayım!” Yumurtladığı güzellemeler de bunun bir ürünü. Kendisine çıktığı yolda başarılar diliyoruz, ancak eşcinsellerin sesi olmak gibi bir hedefi olmasın, ülkemizde hakkını arayan, bunun için mücadele eden eşcinsellerin adını kötüye çıkarmasın!

Yorumlar

Çok okunan

Adaleti düdüklemek!

Mirasın üzerinde tepinmek!

Hak Etmedik!