Arka-taş !

Orta Asya'da, o günün teknolojisiyle savaşların ok ve yay ile yapıldığı dönemlerde Türk savaşçılar, arkalarından gelebilecek bir saldırıya karşı, sırtlarını bir ağaca, kayaya veya taşa dayarlarmış. Bozkır hayatı yaşadığından, bu amaçla kullanılan genelde bir taş veya kaya olurmuş. Yıllar geçtikçe bu ism "arka-taş" veya Azerice ile "arka-daş" şeklinde dilimizde kendine yer edinmiş. Sırdaşımız, güvendiğimiz, inandığımız, kimseyle paylaşmadığımız şeyleri paylaştığımız, canımızı emanet ettiğimiz ve gerekirse uğruna öleceğimiz kişilere yaptığımız bu nitelendirmenin sahibine bugünlerde rastlamak ne kadar mümkün ?
Herkesin kendini düşündüğü, bunu yapmak durumunda olduğu günümüzün dünyasında gerçekten samimi insanı bulabilir ve ona güvenebilir miyiz ? Gün içerisinde binbir yüzle karşılaşıp, gçmişte bunların birçoğundan "kazık" yemiş biri olarak artık herkesten şüphe duyar hale gelmişiz. Anlamsız yakıştırmalar, bir türlü güvenememeler ve haksız ithamlarla giderek yalnızlaşmış, tek başımıza kalmışız ! Hırs yok etmiş duygularımızı. Kazanmak, amacıyla yanıp tutuşmuş ancak farkında olmadan birçok değeri, birçok değerli insanı kaybetmişiz. Yargılarken ne kadar da rahat davranıyoruz, bir savunma fırsatı bile bırakmadan. Yapmış olabileceğimiz hataları gözardı ederek bütün sorumluluğu onun omuzlarına yükleyerek. Sonra da dünyada "iyi" insan kalmadığından dem vurup kendimizce haklı çıkıyoruz. Farkında değiliz ki, yalnızlaşmamızın asıl sebebi giderek daha fazla hoşgörüsüz hale gelmemiz. Dünyayı kendi eksenimiz etrafında dönüyor sanıp, egoizmin dayanılmaz çekiciliğine kapılmamız... Özveri gerektiren gerçek arkadaşlığın, dilimize yerleşirlenki anlamını tekrardan hatırlamamız ve gerçek arkadaşı bulmamız dileğiyle..!

Yorumlar

Çok okunan

Adaleti düdüklemek!

Mirasın üzerinde tepinmek!

Hak Etmedik!