Obama, Değişim ve Gelecek

Son ABD Başkanlık seçimlerinde, zamanında bu ülkede baskıya, sömürüye, zulme maruz kalan siyahların yeni neslinden bir aday ortaya çıkarak dünya siyasetinin en önemli makamlardan birine oturunca dünyanın dört bir yanında hemen herkes bir “değişim” ümidi duymaya başladı. Yaşanan olay kuşkusuz küçümsenecek bir durum değildi . Sağlık, eğitim, ekonomi konuları başta olmak üzere birçok alanda “ırk ayrımcılığı” yapılan siyah tenlilerden birinin gün gelip de ülke yönetiminin başına geçeceği o günlerde kimin aklına gelirdi. Bu nedenle bu “değişim” asla küçümsenemeyecek bir niteliktedir.
Başkanlığının ilk günlerinden beri verdiği mesajlar, olaylar karşısında takındığı tavırlar ve davranışlarıyla, önceki ABD Başkanlarından daha samimi gelen “barış” söylemleriyle Obama’nın, eski “kasaba şerifi” politikasını bir kenara bırakacağı düşüncesine kapılmamak elde değil. Ayrıca “Hüseyin Bey” geçmiş ABD Başkanlarının, İsrail ile ilişkilerin bozulmasının göze alamamalarının (!) aksine kendisi, her fırsatta saldırganlaşan bu devleti karşısına alma pahasına kimse tarafından dillendirilmeyen “Bağımsız Filistin Devleti”, “İran’ın barışçıl amaçlarla nükleer çalışma yapabilmesi” gibi ifadeleri ve eski Başkan Bush gibi ülkemizi “İslami Demokrasi” olarak nitelendirmenin aksine “laiklik” kavramını vurgulaması, yine Bush’un “İslami Terör” tezinin ve İslamiyet’i düşman ilan etmesinin aksine bir dinin terör unsuru olamayacağı ve dünya ile barış içinde yaşama mesajı vermesi yaşanan farklılığın bir göstergesi.
İşkenceye karşı takındığı tavır, Guantanamo “işkencehanesinin” kapatılması eylemleri de insan haklarına daha fazla saygı duyan bir kişinin mucizevi bir şekilde en yüksek makama gelip oturduğunu ve radikal, gözünü kan bürümüş politikacılar döneminin geçtiğini gösteriyor.
Ancak bütün bunlar yine bize bu izlenimin verilip, “süper güç”ün dibe vuran imajının düzeltilmesi adına, “değişim” yutturmacasıyla yeni bir Amerikan rüyasının yaratılıp farklı kıtalar üzerinde tekrardan istedikleri gibi at koşturmaları, istedikleri politik-kültürel unsurları empoze etmeleri oyunu oynanmaya çalışılıyor olamaz mı ?
Bu ihtimale rağmen yine de yaşananlar bir değişimi gösteriyor ve çok özlenen “barış”ın nihayet sağlanabileceğini gösteriyorsa da diğer taraftan tartışmalı ve hileli olduğu iddia edilen seçimle, tekrardan Cumhurbaşkanı seçilen saldırgan tutumuyla, baskıcı molla rejim taraftarı Ahmedinejad ise sokak protestolarıyla değişim hatta yeni bir devrim isteyen halkının bu talebinin aksi yönde hareket edeceği sinyallerini veriyor. Bireysel özgürlükleri, insan hakları ve adalet konularındaki isteklerinin dışında ABD ile gergin olmayan ilişkiler isteyen İran halkının büyük çoğunluğu bu açıdan eski saldırgan siyasetçiyi geldiği gibi götürmek istiyor. Ancak sokak protestolarına kulaklarını tıkayan ve seçimin tekrarlanmayacağını açıklayan, radikal çıkışlarla uluslar arası alanda gerilimi tırmandırmaya devam edeceği görülen Ahmedinejad arkasına protestoların gerekirse kanla bastırılacağını söyleyen dini lider Ayetullah Hamaney’i alarak saldırgan tutumlarıyla dünyanın beklediği barış ve huzur ortamını da başlamadan yok edeceğini gösteriyor.
Diğer yandan güç gösterisinde bulunarak nükleer silah denemesi yapan Kuzey Kore dünyadan gelen tepkilere aldırmayıp kendisine karşı oluşabilecek tehditlere karşı “nükleer silahlarını acımasızca kullanacağı”nı söylemesi barış “hayallerinin” ne kadar uzak olduğunu kanıtlıyor.
Birkaç devletin güç gösterileriyle iyice gerilen, üzerinde yaşayabildiğimiz yegane yer olan ve kendisine henüz bir alternatif oluşturulamamış bulunan dünyamızın ne kadar ömrü kaldı ? Kıyamet alametleri ve birtakım “Dünyanın Sonu” senaryosunun yanında son dönemde gündeme gelen Maya takviminin 2012’de bitmesi dolayısıyla dünyanın ömrünün bu tarihte sona ereceği söylentileri dışında ne kadar zaman daha insanoğlu yaşamını bu gezegende sürdürebilecek. Yüzyıllar daha devam edecek mi ? 3000’li yıllarda halen daha günümüzden bahsedilerek “yaklaşık bin yıl önce şunlar yaşanmış” denilebilecek mi ?
İnsanın dünyayı yavaş yavaş kendi eliyle yok etmesi, çevre kirliliği, küresel ısınma gibi gerçekler bu ihtimali zayıflatıyor. Dünyanın geleceğinin ne olacağını kestirmek güç ancak dünyaya hükmetmek isteyen ancak bunu yaparken elde etmeye çalıştığını fark etmeden veya fark edip de görmezden gelerek yok eden ülkeler ellerindeki nükleer silahları birbirlerine karşı kullanmaya başlarlarsa belki kaçınılmaz biçimde yeni bir dünya savaşı başlayacak.
Nükleer silahların karşılıklı kullanılacağı, tüm canlıları yok etme ihtimali bulunan bu savaştan sonra, Einstein’ın “üçüncü dünya savaşını bilmem ama dördüncü dünya savaşı taş ve sopa ile yapılacak” kehanetinin gerçekleşmesi için bile ortada bir dünya ve medeniyet kalmayacağı ihtimali söz konusu olabilir. Tabi bunca güç hırsı ve gözünü kan bürümüş devlet başkanlarının tam tersine insanlığa hizmeti amaç edinmiş bilim adamlarının çalışmalarına devam edip de dünyamız yok olmadan, bize yaşayacak yeni bir yer bulurlarsa o başka ! Fakat bu sefer de koca dünyayı paylaşamayan insanoğlu, herhalde bu yeni evini de yok edecek bir bahane bulur kendine ….!!!

Yorumlar

Çok okunan

Adaleti düdüklemek!

Mirasın üzerinde tepinmek!

Hak Etmedik!