İkiyüzlü Demokrasi

İktidar partisinin “demokratik açılım” ile yurttaşlara daha fazla özgürlük sağlama amacında olduğunu iddia ettiği bugünlerde, hafta içinde memurların iş bırakma eylemi, aynı iktidarın sözcüleri tarafından kin ve nefretle lanetlendi !
Başta başbakan Tayyip Erdoğan’ın, bu eylemin hukuka aykırı olduğunu söyleyerek, eyleme katılanları “neticelerine katlanırlar” şeklindeki tehditkar açıklamasına rağmen alanları dolduran ve haklarını sonuna kadar arayacaklarını dile getiren memurlara, işçiler, emekçiler, eğitimciler, öğrenciler destek olarak taleplerini yüksek sesle dile getirdiler.
Bu eylem nedeniyle özellikle demiryolları, okullar, acil servisler dışında hastaneler gibi birçok kurumdan hizmet alamayan vatandaşların bir kısmı grevcilere destek verirken, bir kısmı ise tepki gösterdi. Ancak asıl tepki gösterilmesi gereken kişiler, bu eylemin hukuksuz olduğunu söyleyen ve Türkiye’nin de imzasının bulunduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne göre kamu görevlilerine toplu sözleşme ve grev hakkının tanınması gerekirken bu hakları görmezden gelip, kendi ülkemizdeki bu alandaki düzenlemelerin uluslar arası alandaki düzenlemelerle arasındaki çelişkiyi önemsemeyerek asıl hukuksuzluğa sebep olanlardır. Atılan imzaların gereklerini yerine getirilmeyen, kazanılan hakları uygulamayan iktidar, karın tokluğuna ve yoksulluğa mahkum etmekle kalmayıp, halkın kendisine karşı olması gereken tepkisini de en ağır biçimde çalışanların üzerine yıkmaya çalışmaktadır.
Son yıllardaki en geniş katılımın sağlandığı bu grev ; aynı zamanda giderek artan işsizler ordusuna, yoksulluğa, omuzlarındaki borç yüküne isyan eden işçinin, esnafın, çiftçinin, ortak eylemi olmuş ve yapılan fahiş zamlara karşı, ücretlerde alay eder gibi kuruşluk artışların yapılmasına karşı büyük bir dayanışmanın, onurlu bir mücadelenin göstergesiydi.
12 Eylül darbesinden sonraki yönetimlerin icraatlarıyla sindirilmeye çalışılan “çalışan” sınıfının, bu hedefin bugüne kadarki süreçte gerçekleştiğinin bir göstergesi olarak çok küçük bir bölümünün sendikalı olmasına, bu sebeple de iktidarlar karşısında yeteri kadar caydırıcı bir unsur olamamasına karşı, alanlardan gelen haberler, buna bir son verilmeye başlandığının, demokratik hakların kazanılması, tüm çalışanların “insanca” yaşamaları için gereksinim duydukları unsurları elde etmek adına mücadele edeceklerinin müjdesini veriyor.
Daha önce memurlara toplu sözleşme ve grev hakkı sözü veren Tayyip Erdoğan, “birliği”ne katılmayı hedeflediği Avrupa’nın, İnsan Hakları Mahkemesi’nce de verilen kararla “uygulanmayan bu hakların verilmesi gerektiği” söylenmesine rağmen, bu duruma kulaklarını tıkmakta, üstüne üstlük bu talepte bulunanlara karşı, her fırsatta başvurduğu korkuyla sindirme politikasını izlemektedir. Bu örnekler, sürekli olarak demokrasiden dem vuran iktidar kanadının bu konuda aslında ne kadar ikiyüzlü ve ne kadar “kendine demokrat” olduğunu gösteriyor ve kendilerince, attıkları her “demokratik” adıma şüpheyle bakılmasını da haklı çıkartıyor.

Yorumlar

Çok okunan

Adaleti düdüklemek!

Mirasın üzerinde tepinmek!

Hak Etmedik!