Sokaktaki Tehlike !
Son zamanlarda hareketli ve stresli günler geçirmekteyiz. Aylardır içeriğinin ne olduğu bilinmeyen “açılım”, yapılacaklar ve atılacak adımlar konusunda da kapasitesi yeterli olmayan iktidar partisinin bir açıklamada bulunmayarak ve bunun anlatılması için yapılan çağrıları sürekli geçiştirmesiyle sebep oldukları belirsizlik, ülkenin bağımsızlığı konusunda türlü şüphelere, iktidara bu konuda kimler tarafından ne görev biçildiği merakına sebep olmuştur.
Yapılan eleştirilere sert yanıtlar veren iktidar partisi, açılımın başladığı veya delinin kuyuya taşı attığı(!) tarihteki desteğini giderek yitirmiş, halk tarafından inandırıcılığını kaybederek bir güven bunalımına yol açmıştır.
İktidarın bu konudaki işlevsiz ve ne yapacağını bilmez hali ve her ne kadar muhatap almadıklarını söyleseler de İmralı’dan gelen “talimatlar” doğrultusunda, sorunun çözümü için üzerine vazife alan grupların kabul edilemez eylemleri halkın tepkisine yol açtı. Dağdan gelen teröristlerin kahraman gibi karşılanmasından sonra, muhatap alınmasını istedikleri Öcalan’ın yeni hücresinin küçük olduğu bahanesiyle olay çıkartanlar şehirleri savaş alanına çevirmeye başladılar. Türkiye’nin dört bir yanındaki illere yayılan sokak olayları en sonunda da can almaya da başladı.
Molotoflar, havai fişek ve taşlarla saldırıda bulunanlar, otobüsten inen bir genç kızı yakarak öldürdüler. Halkın sinir katsayısını arttıran ve isyana varan tepkilerin gelmesiyle birlikte, diğer yandan gösteriler sırasında üniversite öğrencisi bir gencin silahla vurularak öldürülmesi, hemen arkasından da 7 şehit daha vermemiz halk içerisinde birbirine karşı olan kin ve nefreti körüklemeye, düşmanlık tohumlarının ekilmesine neden olmuştur.
Sokaklarda korkutucu ve bir o kadar da tehlikeli olaylar yaşanırken, şehitler verilmeye devam edilirken Başbakan ise ABD’de, Afganistan’a kaç asker gönderileceği konusunda “emir” , kendi iç işlerimizi ilgilendiren meseleler konusunda da icazet alma hedefindeydi. Kaos ortamındaki ülkesinin başında bulunup, her türlü olumsuzluğun önüne geçmekle meşgul olması gereken başbakan ve hükümet partisi, yaşanan olaylar ve gelen büyük tepkiler sonrası, içerisinde Öcalan’a yeniden yargılanma yolu açacağı şüphesini barındıran yasa tasarısını ertelemesi, aslında amacın ne olduğu konusunda ipuçları verirken, yine başbakanın deyimiyle bunun “sindire sindire” yapılacağını işaret ediyor.
DTP’nin yöneticilerinin ise yangına körükle giderek yaptıkları tahrik edici açıklamalar sonucu açılan, haklarındaki siyasi yasak, partilerinin kapatılması davasının hangi kararla çıkarsa çıksın ortalığı tekrar karıştıracağa benziyor. Alınacak bir kapatma kararı veya davayı ret kararı, bunun bahane edilerek sokaklardaki gösterilerin, protestoların ve kanlı olayların artmasını beraberinde getirebilir.
Bu sıkıntılı ortamda, suçu her fırsatta muhalefete ve hatta DTP’ye yükleyen iktidarın meselelere el koymaması durumunda sokaklardaki çatışma ortamının artarak sürmesi, yüzyıllarca farklılıkları bünyesinde kardeşçe yaşatabilmiş bir milletin yurttaşlarının birbirine düşürülerek, kırdırılarak en büyük bölünme tehlikesine yol açacağını ortaya koymaktadır. Bütün bunlar dayanışma içindeki toplumumuzun ayrıştırılması yolundaki büyük oyunların tezahürüdür !
Yapılan eleştirilere sert yanıtlar veren iktidar partisi, açılımın başladığı veya delinin kuyuya taşı attığı(!) tarihteki desteğini giderek yitirmiş, halk tarafından inandırıcılığını kaybederek bir güven bunalımına yol açmıştır.
İktidarın bu konudaki işlevsiz ve ne yapacağını bilmez hali ve her ne kadar muhatap almadıklarını söyleseler de İmralı’dan gelen “talimatlar” doğrultusunda, sorunun çözümü için üzerine vazife alan grupların kabul edilemez eylemleri halkın tepkisine yol açtı. Dağdan gelen teröristlerin kahraman gibi karşılanmasından sonra, muhatap alınmasını istedikleri Öcalan’ın yeni hücresinin küçük olduğu bahanesiyle olay çıkartanlar şehirleri savaş alanına çevirmeye başladılar. Türkiye’nin dört bir yanındaki illere yayılan sokak olayları en sonunda da can almaya da başladı.
Molotoflar, havai fişek ve taşlarla saldırıda bulunanlar, otobüsten inen bir genç kızı yakarak öldürdüler. Halkın sinir katsayısını arttıran ve isyana varan tepkilerin gelmesiyle birlikte, diğer yandan gösteriler sırasında üniversite öğrencisi bir gencin silahla vurularak öldürülmesi, hemen arkasından da 7 şehit daha vermemiz halk içerisinde birbirine karşı olan kin ve nefreti körüklemeye, düşmanlık tohumlarının ekilmesine neden olmuştur.
Sokaklarda korkutucu ve bir o kadar da tehlikeli olaylar yaşanırken, şehitler verilmeye devam edilirken Başbakan ise ABD’de, Afganistan’a kaç asker gönderileceği konusunda “emir” , kendi iç işlerimizi ilgilendiren meseleler konusunda da icazet alma hedefindeydi. Kaos ortamındaki ülkesinin başında bulunup, her türlü olumsuzluğun önüne geçmekle meşgul olması gereken başbakan ve hükümet partisi, yaşanan olaylar ve gelen büyük tepkiler sonrası, içerisinde Öcalan’a yeniden yargılanma yolu açacağı şüphesini barındıran yasa tasarısını ertelemesi, aslında amacın ne olduğu konusunda ipuçları verirken, yine başbakanın deyimiyle bunun “sindire sindire” yapılacağını işaret ediyor.
DTP’nin yöneticilerinin ise yangına körükle giderek yaptıkları tahrik edici açıklamalar sonucu açılan, haklarındaki siyasi yasak, partilerinin kapatılması davasının hangi kararla çıkarsa çıksın ortalığı tekrar karıştıracağa benziyor. Alınacak bir kapatma kararı veya davayı ret kararı, bunun bahane edilerek sokaklardaki gösterilerin, protestoların ve kanlı olayların artmasını beraberinde getirebilir.
Bu sıkıntılı ortamda, suçu her fırsatta muhalefete ve hatta DTP’ye yükleyen iktidarın meselelere el koymaması durumunda sokaklardaki çatışma ortamının artarak sürmesi, yüzyıllarca farklılıkları bünyesinde kardeşçe yaşatabilmiş bir milletin yurttaşlarının birbirine düşürülerek, kırdırılarak en büyük bölünme tehlikesine yol açacağını ortaya koymaktadır. Bütün bunlar dayanışma içindeki toplumumuzun ayrıştırılması yolundaki büyük oyunların tezahürüdür !
Yorumlar