Tüsiad, Müsiad, Tümüne Müshil İlacı At!..

Padişah, pek demokrat 1. Recep Tayyip, referandum propagandasını sürdürürken, oyu konusunda renk vermeyen TÜSİAD’a “bitaraf olan bertaraf olur” şeklinde buram buram demokrasi kokan bir laf etmişti.
Bereket versin ki, aklı evvel bazı köşe yazarları, başbakanın aslında, “bizden yana olmazsanız ümüğünüzü sıkarız” demek istemediğini, asıl amacının, “bir olay hakkında tarafsız kalırsanız, olay sizi yenik düşürebilir” mesajını vermek olduğunu buyurdular. Onlar olmasaymış, yabancı gazetelere “elemination” olarak geçen söz, “kötü niyetlilerin oryantalist önyargılarına” kalacaktı az daha!
Hem biz öyle demokrat bir başbakana sahibiz ki, kendisinin herkesin fikrini özgür iradesiyle ortaya koymasını istediğine, “sessiz kalmayın, isterseniz çıkın, ‘hayır’ deyin, yeter ki demokrasimiz kazansın” şeklinde düşündüğüne hiç şüphe yok. Ancak, Tayyip’in gözden kaçırdığı bir nokta var ki, artık “hükümet temsilcisi” olan valilerin İstanbul sorumlusunun “vatandaşın oyu etkilenir” gerekçesiyle TKP’ye eylem izni vermemesinden ders alan TÜSİAD, belli ki vatandaşı etkilemek istememiştir!

TÜSİAD AKP’DEN NE İSTİYOR?

Yine de TÜSİAD, bu gözdağına boyun eğmeyerek başbakanı eleştirdi, helal olsun! Ümit Boyner’e göre başbakanınki “talihsiz bir açıklama”ymış! Sert bir çıkıştı doğrusu! Peki,TÜSİAD’ın AKP ile ne alıp veremediği var? Son dönemde işler kesat mıdır acaba? Fakat bakın İTO’nun(İstanbul Ticaret Odası), AKP ile arasında her şey yolunda ki, referandumda “evet” diyeceklerini, bunun iş dünyasının önünü açmak için gerektiği açıklamasında bulundular. Bunun nasıl olacağı konusunda da bir açıklama yapsalar ya! Hem TÜSİAD neden iş dünyasının önünü açacak bir değişikliğin karşısında durmak gibi bir çelişki içerisinde yer alır ki?! Bizi ya TÜSİAD, ya da İTO fena halde kandırıyor.


İş dünyasının önü nasıl açılıyor bir düşünelim. Yeni düzenlemede vergi borcu bulunan işadamının yurtdışına çıkışına kolaylık gösteriliyor. O zaman iş dünyasının önü değil, çalanın çırpanın dünyası açılıyor demektir! Artık ülkeyi soyup soğana çevirenler rahatça kaçabilirler. Sonra başbakanla ters düşüp üzerine gelinince, çareyi parti kurup seçimlere katılmakta bulmazlar. Bu ülkede Cem Uzan bile barajı aşıyordu ya az kalsın, TÜSİAD da parti kurup seçime gidebilir. Nitekim başbakan hukukçulara “çok meraklıysan cübbeni çıkar, parti kur, yarışalım” gibi rekabetçi bir çağrılarda bulunmuştur. Bu teklifi neden TÜSİAD düşünmesin?
Bir de ülkenin selameti açısından, şöyle bir yaklaşım içerisinde olanlar var,:
“Eğer referandumda hayır çıkarsa borsa düşecek, faizler yükselecek, ülke krize girecek”
Piyasacılar ülke menfaatini düşünürken, siz hayırcılar utanmıyor musunuz ülkede yeni bir krize yol açmayı?! Hala daha, başbakanın deyimiyle “eski, hastalıklı, ideoloji” peşindesiniz! Zira kendisi de “hayır” çıkması durumunda küresel sermayenin kaçacağını söyleyerek bundan ne denli korktuğunu açıklamıştır yandaş medya ekranlarında.
Ülkede her türlü hukuksuzluk, baskı ve zulüm varken gıkı çıkmayan TÜSİAD’ın birdenbire demokrasi hayranı kesilmesinin ardında, rollerini AKP ile birlikte el ele güçlenen MÜSİAD’a kaptırma korkusu mu vardır acaba? 1. Recep Tayyip, TÜSİAD’ı MÜSİAD’laştıramadığını şöyle açıklıyor:
“Sıkıntımız şurada, İstanbul sermayesi her nedense para kazanma konusunda bizimle anlaşıyorlar ama siyasi olarak anlaşamıyorlar. ‘Siyaseten sizi desteklemeyiz’ diyorlar. İşte anayasa çalışmalarına çağırdık, konuştuk. İstedikleri bazı konuları gerçekleştirdik. Anayasayı sizinle oluşturuyorsak, buna sahip çıkacaksınız. 2001’de sahip çıktıkları halde, şimdi sahip çıkmıyorlar.”
Tayyip Erdoğan’ın, bunca yıllık diktatörlük tecrübesinde hala daha bir şeyi kavrayamadığı görülüyor. TÜSİAD, sizi “siyaseten desteklemek” zorunda değil. Hatta daha önceki, bizzat kendi yaptığı siyasi açıklamalara da, bugün sadık kalmak durumunda değil. Çünkü altın kural bellidir. “Sermayenin ideolojisi yoktur.” Neyse ki, MÜSİAD’ın var! Hoş başbakan da inkar değil, itiraf ediyor gelecek dönemde “bertaraf” rüzgarları eseceğini:
“Sermaye ciddi anlamda el değiştiriyor!” Eh, nereye doğru olduğu da açık şekilde belli herhalde.
KEDİ TÜSİAD İSE, KÖPEK KİM?
Halbuki TÜSİAD, referandumdan sonra asıl amaçlarının “referandum sonucundan bağımsız olarak, Türkiye’nin yeni bir anayasaya ihtiyaç duyduğunu dile getirmek olduğunu” söylediler. Şaka yapıyorsunuz! AKP ile aralarında sorun yaşamayıp kazanacakları trilyonları düşünmek istedikleri belli. Yılların getirdiği olgunlukla “işimize bakalım biz” mantığına erişebildikleri görülüyor. Siz değil miydiniz, yağı, unu piyasadan çektirip hükümet deviren? Başbakanın buradaki tespiti gerçekten yerinde:
“Bunlar önceki hükümetlerle kedi-köpek gibi oynadılar.”
Buradan hareketle, şimdi kedi gibi sinmiş bulunan TÜSİAD’ın karşısında, ipleri eline almış olan hükümet, köpek mi oluyor? Ayrıca aradaki “konsomatris” rolünün kime düştüğü çok muğlak! Başbakan burada ne olmak istiyor bilinmez ama demokratik açıklamasından sonra kediye dönen, Trabzon’dan 61, Samsun’dan 94, Adana’dan 106 ve Diyarbakır’dan 495 kuruluş, evet oyu kullanacağını jet hızıyla açıklamıştı.
Bu durum TÜSİAD’a olan hayranlığı kat be kat arttırıyor! İlkeli duruşları takdire değer. Zira iyice gaza gelerek “sermayenin hegemonyasına son vereceğim” diyen Tayyip’in sözlerini tehdit olarak algılamadıklarını, bunun yalnızca yine şu meşhur talihsiz açıklamalardan biri olduğunu söylediler. Ya bizler gibi “bitaraf”larıyla güldüler, ya da yine fena halde kabızlık çekmekteler!

Yorumlar

Çok okunan

Adaleti düdüklemek!

Mirasın üzerinde tepinmek!

Hak Etmedik!