Bu Ligde Her Şey Olur 2

Geçen sezon, ilk 8 hafta sonunda 24'er puan toplayan Galatasaray ve Fenerbahçe medya tarafından yegane şampiyonluk adayları olarak gösterilmiş, ilk haftalardan şampiyonluk yarışından uzak kalan Beşiktaş'ın havlu attığı öngörülmüş, diğer takımlara ise hiçbir şans tanınmamıştı.

Biz de daha sonraları çıkışa geçen ve 8 maç üst üste kazanıp 10 maçlık yenlimezlik serisi yakalayan Beşiktaş üzerine, "Bu Ligde Her Şey Olur" bir yazı yazmıştık:

http://edisonascimento.blogspot.com/2010/03/bu-ligde-her-sey-olur.html

O haftalarda Beşiktaş lige ayrı bir hava getirmiş, sezon sonunda da basınımızın erkenden öterek öne çıkardığı Galatasaray veya Fenerbahçe değil, Bursaspor şampiyon olmuştu. Bugünlerde de basının birilerini havlu atmış göstermek ve bazı teknik adamları takımları başından göndermek gibi bir dertleri var. İlk başta Fenerbahçe'nin kötü sonuçlarından sonra Aykut Kocaman'ı hedef tahtası haline getirmişlerdi, sonra da Galatasaray ve Rijkaard'ı. Tam Galatasaray için "öldüler, bittiler" derken Hagi'nin gelmesi ile tüm sorunları rafa kaldırıp bu sefer Beşiktaş ve Schuster ile uğraşmaya başladılar. Beşiktaş'ın son maçlardaki üst üste yenilgilerini ellerini ovuşturarak izleyen medya, Alman teknik adamı hemen göndermeye meraklı. Beşiktaş'ı da şampiyonluktan etmeye! Anti parantez olarak aynı medyanın, futbol kulüplerimizin sürekli teknik direktör değiştirmesini eleştirmesi ve Avrupa kulüplerinden örnekler vermesi çelişkisine de değinmek gerekir.

Bugün görülüyor ki ligimiz, yeni şampiyonluk adayları ve üst sıraları zorlayan yeni takımlarla birlikte daha çekişmeli bir hal almaya başladı. Haftanın en kritik maçı değerindeki karşılaşmasında Bursa ile Fenerbahçe puanları paylaşınca hemen arkalarındaki Trabzonspor ve Kayserispor zirveye yerleşme, medyanın havlu attırdığı Galatasaray ve Beşiktaş da zirveyle aradaki farkı kapatma hesapları yapmaya başladılar.

Ayrıca Galatasaray'ın, bulunduğu sıraya ve topladığı puan sayısına rağmen medya tarafından dikkat çekmeyi başaramayan Antalyaspor gibi bir takımı devirerek derin bir soluk alması çok önemliydi. Beşiktaş'ın ise yarıştan uzak kalmış gibi bir görüntü içine sokulmasının hiçbir anlamı yok, unutulmuş olma ihtimaline karşı, maçların 3 puanlı sistemde oynandığını hatırlatmakta yarar var. Puan durumuna bir göz gezdirmek herkesin kafasındaki soru işaretlerini gidermeye yetecektir. Kimse yarıştan kopmamıştır, aksine çok heyecanlı bir lig bizi beklemektedir. Kendisine malzeme bulamayan basının, en küçük başarısızlıkta takımları ve teknik direktörleri baskı altına almasına karşı ligimizin çok sayıda takımının yarış içerisinde yer almasına dayanarak söylenmesi gereken şudur:

"Bu Ligde Her Şey Olur!"

Yorumlar

Yorum Gönder

Çok okunan

Adaleti düdüklemek!

Resim
Mahpusluk zordur, ağırdır. Hele bir de kapalı alanda kalma korkunuz varsa veya yerinde duramayan, sürekli bir şeylerle ilgilenen, bir yerlere giden bir insansanız. Üstelik haksız yere de girdiyseniz o deliğe, en azından öyle hissediyorsanız, işkenceden farksızdır. İster bir gün, ister bin gün olsun çektiğiniz ceza. Hapishaneler dolmuş, tıklım tıklım hale gelmiş, yüksek mevcutlu yeni hapishanelerin açılacağı bir ülkedeyiz. Suç oranı tavan yapmış, hırlısı hırsızı, tacizcisi tecavüzcüsü elbette bir kenara, gazetecisi habercisi, sosyal medyadan yazdıklarıyla kodese atılanların artık haber değeri yok. Adalet kavramının yok olduğu, tutuklu yargılamaların suç tespit edilmeden bile isteye cezaya dönüştürüldüğü bir çukur. Öte yandan malı götürenin, arkası olanın, güçlünün, zalimin elini kolunu sallaya sallaya dolaştığı, hiç çekinmeden eylemlerine devam ettiği, herkesin göz yumduğu, insanların hak yerini bulsun diye değil yapılan eylemdeki çıkarına baktığı bir riyakârlık denizinde yüzdüğü
Devamı

Mirasın üzerinde tepinmek!

Resim
İstanbul bir efsane şehir. Doğal güzellikleri, efsaneleri, tarihi yer ve yapıları, Boğaz’ı, hanları, hamamları ama bunların içinde en çok da el değmemiş olanları güzel. Yani güzel kalmayı başarmış. Çünkü elimizi nereye atsak, nereye dokunsak rant ve zenginlik anlayışıyla, gösteriş ve hırsla korumaktan çok yok etmek, sürdürmekten çok yıkmak anlayışıyla mahvetmişiz.  İstanbul’un, tarihi önemi, yapıtları, yaşanmışlıkları dolayısıyla hep bir kültür başkenti olarak kalması gerektiğini düşünmüştüm. Ne bu kadar kalabalığı hak ediyor, ne tüm sanayiinin, tüm ticaretin burada işleyip insanların geçimlerini burada kazanmaları gerekmesini. Bütün bunlar için de ciddi bir altyapı, üstyapı, yollar, binalar, iş merkezleri, araçlar, insanlar, okullar... Çıldırasıyla bir yoğunluğu hak etmiyor İstanbul. Çünkü metro çalışması yapıyorsunuz binlerce yıllık antik bir kent fırlıyor önünüze, yeni bir güzergah belirlemeye çalışıyorsunuz binlerce yıllık, o dönemlerden kalma kullanılan arkeolojik kalın
Devamı

Hak Etmedik!

Resim
Ülkemizde düzenlenen   Dünya Basketbol Şampiyonası’na, milli takımımız müthiş bir başarı elde ederek damgasını vurdu, tüm dünyada adından söz ettirdi. Birbirinden güçlü takımları, birbirinden köklü ekolleri devirerek beklentilerin üzerine çıktı ve tüm Türkiye'ye bayram havası yaşattı. Şampiyona boyunca ülkenin büyük çoğunluğu maçları heyecanla izleyerek kazanılan başarıdan kıvanç duydu, basın da bu takıma hak ettiği gibi yer verdi. Yine de bu son turnuvada, her zamanki kötü alışkanlığımız tekrardan ortaya çıkmış oldu. Başka zamanlar görmezden geldiğimiz, küçümsediğimiz bir şeyden, zamanı gelince kapasitesinden fazla verim beklemeye bayılıyoruz. Yeniden tecrübe ettik ki, lig döneminde maç sonuçlarıyla ilgili birkaç satır haber yazmakla yetinin basın, normalin yüzlerce katı yer vermeye başladı basketbol haberlerine. Fakat, sakın ümitlenilmesin! Bir süre daha başarı hikayeleriyle ve “aslanlar, kaplanlar” başlıklarıyla karşılanan "dev"lerimizle dolu olacak olan sayfalar, ilk
Devamı