Jaja+Yattara İle 90 Dakika Çıkmaz!


Ligin ikinci yarısına, en yakın rakibine olan 5 puanlık farkla başlayan Trabzon için, kaldığı yerden devam etme niteliğindeki maç, haftaya oynanacak Fenerbahçe karşılaşmasına puan farkını koruyarak çıkmak adına önemliydi.

Yattara'nın iyi oynadığı zamanlarda rakip sol beklere yaptıklarının bir örneğini gerçekleştirerek içeri çevirdiği topu boş kaleye gönderen Jaja'nın golünün ardından, alıştığımız bol pozisyona giren ve bol gol kaçıran Trabzon'u yeniden izlemeye koyulduk.

Ligin en çok gol pozisyonu üreten ve en çok şut çeken takımlarından biri olan Trabzon, başarılı pas oranının yüksekliği ile bunu desteklerken, forvetler gol kaçırma rekoru kırma konusunda ısrarlı olunca, pozisyonları yaratan orta sahalar da ister istemez oyundan düşüyor. Orta sahada var olan uyumun bozulmasındaki en büyük etken ise, oyundan düşen oyuncuların Jaja ve Yattara olması. Oyundan düştükten sonra maçı kafasında bitirmiş gibi sahada gezinmeye başlayan bu iki oyuncu, orta saha yükünün Colman ve özellikle Selçuk'a yıkılmasına sebep oluyor. Böyle olunca rakip kaleye yıktığınız oyun, siz fark etmeden dengelenmeye, top göstermediğiniz rakibiniz yavaş yavaş gelmeye başlıyor ve skor "göz göre göre" diye takip edilen şekilde eşitleniyor.

Takımınızın, girdiği pozisyonları değerlendirememesiyle oyundan düşen futbolcularınızın maçı tehlikeye sokmasının önüne geçmek adına teknik dikretör olarak siz de birtakım önlemler almalı ve bunu "geliyorum" diyen golden önce yapmalısınız. Ancak yaptığınız değişiklik Yattara'yı çıkarıp aynı tipte sayılabilecek Alanzinho'yu oyuna sürmekse, maçtan kopan takımı toparlamak için işiniz zor demektir. Haddinden fazla top kaybeden Jaja-Yattara ikilisinden birini oyundan çıkarırken, sahaya sürdüğünüz oyuncu yine çok top kaybetme potansiyeli yüksek biri olunca, bunun yerine "neden Mehmet Çakır değil?" diye soruyor insan. Yoksa, maç ve kondisyon eksiği olmadığı, tamamen hazır olduğu açıklanan Mehmet Çakır, hazırlık maçlarındaki gibi, son 5 dakikalarda  ve işler kötü giderse diye bir deneme amacıyla mı transfer edilmiştir?

Kimsenin dilinden eksik etmediği "takım ruhu"na sahip Trabzon'a bu maçta rastlayamadık. İsteksiz ve oyundan da kendinden de bezmiş haldeki futbol, takım ruhu ile bağdaştırılamayacak boyutta. Taraftarın ise, futbolcuyu iyi oynadığı zaman gereğinden fazla övüp kahraman yapması ne kadar yanlışsa, kötü oynadığında yerin dibine sokarcasına yuhalaması da bir o kadar yanlıştır ve takım ruhunun kaybedilmesinde büyük bir rol oynayacak niteliktedir. Hele bu isim Burak gibi çabuk "kopan" biri olursa...

Kampa geç katılmalar dolayısıyla futbolcular arasında bir sorun var mıdır, oyundan alınınca "kötü futbolun suçlusu ben miyim" der gibi tekme savuran Colman'ıun hareketinin sebebi bu mudur bilinmez ama forvetler sayısız gol kaçırmaya devam ederlerse orta sahanın isyan bayrağını açması işten bile değildir. En büyük iki tehlike de Trabzon taraftarın tedavisi mümkün gözükmeyen bir maçta dahi kötü oynadığında futbolcuyu tamamen silme hastalığı ile, futbolcular arasında yaşabilecek en küçük problemdir.

Maç ise ikinci yarının ilk müsabakasıdır, kazadır, telafi edilebilir. Üzerinde fazla durmayıp ileriye bakılmalıdır. Ancak olumsuz sonuçların sebepleri ve takım içi durum araştırılıp, eleştirilmeli, doğrusu aranmalıdır. Ki bu, Trabzon'un şampiyonluk mücadelesine köstek değil, destek olacaktır.

Yorumlar

Çok okunan

Adaleti düdüklemek!

Mirasın üzerinde tepinmek!

Hak Etmedik!