Beşiktaş İflasın Eşiğinde Mi?

"Debt, is the worst poverty" (Borç, en büyük yoksulluktur) - Thomas Fuller

Guti, Quaresma, Simao ve Almeida transferleri...
Kuşkusuz Türkiye'yi sallamış ve Beşiktaş taraftarını ihya etmişti bu isimlerin getirilmesi. Başkan Yıldırım Demirören'in -olumlu yaklaşımlarla- "çıldırmış" olabileceği yorumları yapılırken, geçen sezon taraftarların kendisine olan büyük muhalefetini susturmak, koltuğunu sağlama alıp, "ben bu kadar adamı getirdim, daha ne yapayım" deme hakkına sahip olmak ve haklı çıkmak adına bu transferleri gerçekleştirdiğini söyleyenlerin sayısı da azımsanamayacak kadar fazla. Şimdi ise, her ne kadar bu transferlerin maliyetinin çok yüksek olmadığı savunulsa da, Beşiktaş'ın büyük bir tehlike ile karşı karşıya olduğu dillendiriliyor.

2010 Ylı Olağan İdari ve Mali Genel Kurul Toplantısı'nda, Ertunç Soğancıoğlu'nun aktardığı verilere göre borç, Fubol Sanayi ve Ticaret A.Ş.'nin 167.7 Milyon TL, derneğin 98.8 Milyon olmak üzere toplamda 266.5 Milyon TL.
Yıldırım Demirören'e olan borç 89.2 Milyon TL iken, Serdal Adalı'ya 9.6 Milyon TL.
Geçen sene ise toplam borç 212.4 Milyon TL iken, Demirören'e olan borç 62.9 Milyon TL'ydi.
Yani Beşiktaş'ın borcunun artmasının yanı sıra, Demirören'in kulüpten alacağı da hızla artmaya devam ediyor. Beşiktaş'ın devlete olan 96 Milyon TL'lik vergi borcunun silinmesine (!) rağmen, ürkütücü bir borç yükü söz konusu.

Divan Kurulu eski başkanı Şeref Nasır ise, bu aşırı borçlanmanın bir tüzük ihlali olduğunu belirtiyor ve kulübün gayrimenkullerinin de tehlike altında olduğunu, bunların bir vakıf kurularak garanti altına alınması gerektiğini sölüyor. Durumun vahameti bu boyutta iken Nasır ayrıca UEFA'nın yeni getirdiği kritere değiniyor.

"Financial Fair Play" uygulamasına göre,
"Bir takımın transfer harcamaları, senelik gelirinin yüzde 70'inden fazla olamaz. Kulübün geliri; gişe hasılatı, naklen yayın gelirleri, transferden elde ettikleri ve sponsporluk anlaşmalarından ibarettir. Başkanlardan ve yöneticilerin kulüplerine verdiği ya da hibe ettiği paralar, senelik gelirin içine dahil edilemez. Senelik transfer harcamaları, gelirinin yüzde 70'inden fazla olan takımlar, 2014'ten itibaren Şampiyonlar Ligi'ne ve UEFA Kupası'na katılamayacaklar." (Ziya Adnan - 13 Şubat 2011/BirGün Gazetesi) 

UEFA'nın bu kuralı getirmesindeki en büyük neden ise, birçok kulübün transfer çılgınlığı içinde borç batağına gömülerek yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalması.

Mali Kurul'daki rakaların aksine, son seçimdeki başkan adayı Murat Aksu ise, toplam borcun 500 Milyon TL'ye ulaştığını iddia ediyor. "Tehlikenin farkında mısınız?" diye soran Aksu yıllara göre borç yükünü şöyle açıklıyor:
"2000 başında 10 Milyon,
2005 başında 50 Milyon,
2011 başında 500 Milyon TL!"
Bu rakamların açılımı da, şirket olarak 354.5 Milyon, dernek olarak 118.7 Milyon TL ve toplam 473.2 Milyon TL.

"Bu yıl ilk 6 ayda zarar ise geçen yılın 2 katı ve tam 180 Milyon TL. Sermaye ise sadece 40 Milyon TL."

Futbol A.Ş.'yi borca batık bir şirket olarak niteleyerek yakında iflas bayrağının çekilmesinin kaçınılmaz olduğunu söyleyen Aksu, gelirler açısından da "Akaretler'deki plazanın 25 yıllık gelirini kırdırıp bir nevi 25 yıllı satıp kaçacak mısınız" diye soruyor.

Belki Murat Aksu'nun açıklamalarına muhalif bir görüşün zaten olması gereken eleştirileri olarak bakılabilir. Ancak vaziyet ortada ve UEFA'nın yeni kriteriyle Beşiktaş'ın politikalarının çelişmesi, ileride Avrupa Kupaları'ndan men gibi yaptırımlar boyutuna ulaşması tehlikesi var. En azından bu kritere uymada zorlanmasıi kulübün sıkıntıya girmesi pek olası! Kulübün diğer borçlarının yanı sıra yönetim kuruluna ve özellikle Demirören'e olan yüksek borcu, artık kulübü kendisine bağlarayak koltuğu sağlama alma çabasından  mıdır bilinmez ama sansasyonel hareketlerle taraftarın tepkisini yok etme çabalarıyla birleşince, meseleyi daha tehlikeli boyutlara getirebilir.

Yorumlar

Çok okunan

Adaleti düdüklemek!

Mirasın üzerinde tepinmek!

Hak Etmedik!