Adalet sıfır, insanlık sıfırın altı!

Bu gazetedeki ilk yazım bir projeyle alakalıydı. Trabzon’da başlatılan kampanya gereğince, her okulun bir köpeği olacak ve öğrencilere hayvan sevgisi öğretilecek ama bence daha da önemlisi, bir cana değer vermenin bilinci aşılanacaktı. Buradan yola çıkarak silaha olan düşkünlüğümüzü eleştirmiş, silah atan değil hayvan besleyen nesil yetiştirmenin öneminden bahsetmiştim.
Bir Trabzonlu olarak bir Karadeniz gazetesinde bunları dillendirmek destek aldığı gibi eleştirildi de. Silahı seven bir toplumun böylesi bir çıkışı lüzumsuz bulduğunun farkındayım. Ancak bunun bir sorun olduğu gerçeğini artık görmeliyiz. 


İstanbul Pendik’te bir kendini bilmez, parkta oynayan çocuklara “sessiz olun” diye bağırmış, çocuklar oynamaya devam edince silahını ateşlemiş! Evet, maalesef şaka mı, yanlış anlama mı diye şüpheye düşeceğiniz bu olay gerçek! Bir mermi 7 yaşındaki kızın sırtına saplandı. Hayati tehlikeyi atlatan kızın sırtındaki mermi henüz çıkarılamadı ve hayatını o mermi ile geçirme ihtimali söz konusu. Ama dahası var sıkı durun. Çocuklara ateş açan bu ruh hastası ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı! Zanlının çocukları daha önce de tehdit ettiği, sessiz olmazlarsa silahıyla onları vuracağını söylediği de biliniyor. Neresinden tutsanız elinizde kalacak bu olayı nasıl değerlendirmeli, kötü laf etmeden nasıl anlatmalı? Böyle bir canavarı, nasıl bir kafa, hangi akılla toplumun içine geri bırakabilir anlamak mümkün değil. Derken öğreniyoruz ki kızın hayati tehlikesi olmadığı için zanlı serbest bırakılmış. Yasada öyle yazıyormuş. Bırakın çocuklara silah sıkmak, onları korkutmak bile suç olması gerekirken, ceza için ölmek şart demek ki! Bu saçma sapanlığa toplanıp artık bir son verin bir zahmet!

Konunun diğer boyutu da silah sahibi olma meselesi. Bu ruh hastası silah sahibi olurken acaba herhangi bir sağlık kontrolden geçirildi mi? Eminim oldukça özensiz davranılmıştır. Düğünlerde, asker uğurlamalarında, kutlamalarda silahlara sarılan bir toplumuz, hadi bunu bile kabul ettik diyelim. Ancak öncelikle ülkemizde silaha erişimin bu kadar kolay olmasıyla bir ilgilenmek gerekiyor. Yol vermedin atışmalarının, yan baktın kavgalarının, kişisel husumetlerin kolayca silaha sarılarak çözüldüğünü üçüncü sayfa haberlerinden görüyorsunuz zaten.

Delikanlılığı cebindeki silaha güvenmek sanan bir gösteriş budalılığı içindeyiz. Çeşitli sebeplerle her silah taşıyanı aynı kefeye koyabilir miyiz? Elbette hayır ama böyle bir ortamda silah edinmenin zorlaştırılması, belirli şartlara bağlanması, suçların doğru cezalandırılması kesinlikle şarttır! Emin olun böylesi olayların azaldığını göreceksiniz.

Bireysel silahlanmanın en kolay olduğu ABD’de, zaman zaman okul ve eğlence mekânlarının basılarak yüzlerce kişinin öldürüldüğü haberlerini görüyoruz. Hatta bir katliamda yüzlerce kişiyi öldüren 16 yaşındaki bir çocuktu ve yasal olarak alkol satın alması yasakken istediği kadar silah satın alabilme hakkına sahipti.

Ahmaklığa bakar mısınız? ABD’nin, kibarca kendi şahsına münhasır diyebileceğimiz başkanı Trump ise, olay yaşanırken herhangi bir öğretmenin silahı olsaydı bu facianın yaşanmayacağını açıkladı. Artık silah şirketlerini karşısına almamak için midir, yoksa gerçekten düşünme yetisinden yoksun olduğundan mıdır, bu tip olayların yaşanmasının önüne geçmek için gerekli kanunları çıkarmak aklına bile gelmedi! 

Peki biz? Bizim silah şirketleriyle herhangi bir göbek bağımız var mıdır dersiniz? Yoruma açık bırakalım. Ama bari yargılamayı kitabına uygun yapalım. Kitapta sıkıntı varsa eğer, onu baştan yazalım. Ne ilk ne de son. Bir cana kıymanın bedeli ya komik bir ceza, ya da tanıdığı olmanın sayesinde kurtuluş. Bu biraz da insan hayatına değer vermekle alakalı aslında. Yok eğer bizim gündemimizde böyle bir şey yok derseniz yine anlayacağız ki, bu ülkede her zaman öldürülen değil öldüren, hakkı yenilen değil hak yiyen, ezilen değil ezen haklı çıkmıştır, öyle de olacak.

Yorumlar

Çok okunan

Adaleti düdüklemek!

Mirasın üzerinde tepinmek!

Hak Etmedik!